Okul Öncesi İngilizce, Finlandiya’nın erken yaş eğitim metotlarıyla, İngilizce öğrenme atmosferi ve teknikleri ve de dijital dünyanın sunduğu imkanların birleştirilmesiyle oluşturulmuştur ve benzersiz bir sinerji meydana getirilmiştir. Bu sistemle, Okul Öncesi İngilizce olarak hem çocuklarımıza eğlenerek öğretiyor ve hem de geleceğe yönelik olarak onlara sağlam bir temel sunuyoruz.
Fin eğitim sisteminin İngilizce öğrenmeye odaklanan etkin dil öğretim ortamı ile dijital araçlar kullanılarak sıkmadan-düzenli aralıkla öğrenme hedeflenmiştir. Hem bireysel ve hem de grup çalışmasına uygundur.
Çocukların erken yaşlarda İngilizce öğrenmeye başlamasının faydaları üzerine yapılan akademik çalışmalar erken yaştaki öğrenilen İngilizcenin çok daha kalıcı olduğunu ortaya koymuştur.
Çocukların yeni bir dil öğrenmeleri için en iyi zaman 3 ile 7 yaşları arasıdır. Bu yaş aralığı, çocukların özellikle yeni bilgilere açık oldukları ve yeni dilleri kolayca öğrenebilecekleri bir gelişim aşamasından geçtikleri zamandır.
Yabancı dil öğrenmek, çocukların beyinleri ve gelişimi için de çok yararlıdır. Araştırmalar, bunun ömür boyu sürecek olumlu etkileri olduğunu göstermiştir. Çok dilli çocuklar, sadece bir dil konuşan çocuklara göre daha iyi konsantre olabilir, stresle baş edebilir ve farklı sosyal durumlara ve ortamlara daha iyi uyum sağlayabilirler.
Yabancı dil öğrenme aktiviteleri, çocukların beyinlerini, konuşma, pratik yapma, bilgiyi hızlı işleme ve hafıza yönünden geliştirdiği için genel olarak öğrenme kabiliyetleri de artar ve eğitim hayatında diğer çocuklara göre daha başarılı olurlar.
Yeni dili öğrenmek her zaman yararlıdır, ancak kaydedeğer sonuçlara ulaşmak için güçlü bir öğretim yöntemi ve kapsamlı eğitim içeriğine ihtiyaç vardır.İşte, tam da Okul Öncesi İngilizce bunu sunmaktadır.
Sistemimizde yabancı dil, doğal uygulama ortamında pratik yaptırarak öğretilmektedir. Bu yöntemde dil, kitaplarda öğretildiği gibi gramer veya kurallarla değil, günlük yaşamımızda kullanıldığı şekilde ve anadilin öğrenildiği gibi doğal ve sezgisel olarak öğrenilmektedir.
Okul Öncesi İngilizce sistemiyle çocuklar, öncelikle sesler, interaktif görüntüler ve animasyonlar yardımıyla, kelimeleri ve basit ifadeleri öğrenirler. Öğrenme seviyesi arttıkça, içerik de kademe kademe zorlaşır. Erken yaş öğretim sistemimizde, gramer her zaman ikinci plandadır; çocuklar dinleyerek, konuşarak ve dili sürekli kullanarak gramer kurallarının doğal olarak zihinlerine yerleşmesi sağlanır.
Bu öğretim sisteminin en önemli özelliği, dil öğretiminin oyunlaştırma üzerine kurulmuş olmasıdır. Egzersizler, çocukları oyunlardaki başarma dürtüsü, eğlenme ve sonrasında ödüllendirme taktiğiyle içine çekmektedir. Başından itibaren çocuklar, hata yapsalar bile, iletişim kurmak için dili konuşmaya ve kullanmaya teşvik edilirler. Yanlış yaptıklarında bile, oyunlaştırılmış aşamaları geçene kadar tekrar tekrar denemeye devam ederler. Ritimler ve şarkılar da, dilin tınısını içselleştirmelerine yardımcı olur ve İngilizce kalıcı olarak çocukların dillerine ve zihinlerine yerleşir.
İçeriği sağlam bir eğitim tasarımına dayalı dijital araçların öğrenmeyi optimize etmede etkili olduğu kanıtlanmıştır. Okul Öncesi İngilizce sisteminde çocuklar, görme, işitme ve dokunma duygularını tümünü kullanarak öğrenirler. Bu şekilde yeni bilgileri daha iyi anlayabilir ve kavrayabilirler ve de öğrenilen bilgiler çok daha kalıcı şekilde zihinlerine yerleşir. Uygulama, aynı zamanda, özellikle telaffuz uygulamalarına ve İngilizce pratik yaptırmaya yönelik egzersizler da içermektedir.
Sistemimizin dijital özelliği, günlük olarak İngilizce öğrenmeyi eğlenceli, hızlı ve zahmetsiz hale getirmektedir. Geleneksel dil öğretim sistemlerinden farklı olarak, çocukların, yoğun bir şekilde, konuşulan İngilizceyle haşir neşir olmalarını sağlamaktadır.
Elektronik araçlar, günümüz çocukların günlük yaşamının bir parçasıdır. Bu gerçekten hareketle, dijital dünyanın imkanlarını etkin bir şekilde kullanarak öğrenme aktivitelerini eğlenceli hale getiriyoruz. Bu eğlenceli aktivitelerin arka planında ise titizlikle kurgulanmış bir dil eğitim sistemi bulunmaktadır. Çocuklarımıza yüksek kaliteli içerik sunmak için, dijital dünyadaki gelişmeleri her zaman yakından takip ediyoruz ve bu gelişmeleri dil eğitimine uygulanmasında öncülük yapmayı vizyonumuz olarak belirledik.
Okul Öncesi İngilizce, her çocuğun bireysel yeteneğine uygun tempoda ve kendi kendine öğrenmeye uygun şekilde tasarlanmıştır. Bu sistemde yabancı dil, çocukları sıkmayacak şekilde, günde 5 – 15 dakikalık kısa ders süreleri içinde öğretilir.
Sistemimizde, çocuklara gereğinden fazla bilgi yüklemesi yapmıyor ve onları uzun ders ve uygulama süreleriyle sıkmıyoruz; bunun yerine kısa ders sürelerinin ilgili çekici, etkin ve verimli olması üzerine odaklanıyoruz. Yapılan araştırmalar kısa fakat sık eğitim programlarının daha etkin sonuç verdiğini göstermiştir. Bizim sistemimiz de bu tarz uygulamayı destekleyecek şekilde tasarlanmıştır.
Finli erken yaş eğitimcileri, çocukların potansiyellerini tam olarak ortaya çıkarabilmelerini sağlayacak şekilde yetiştirilmiş ve bu alanda üst düzey eğitim almış çocuk gelişim uzmanlardır.
Finlandiya sisteminde, eğitim ve oyun el ele gider ve bunun çocuklarımız üzerindeki olumlu etkisine çok önem veriyoruz. Ayrıca, küçük çocukların büyük çocuklara göre çok daha farklı öğrenme dinamikleri ve kapasiteleri olduğuna inanıyoruz. Okul Öncesi İngilizce, işte bu dinamiklere göre tasarlandı.
Finlandiyalılar, oyunun çok etkili bir öğrenme aracı olduğuna inanmaktadırlar çünkü oyunlaştırılmış öğrenme sistemi, klasik öğretim sistemleri gibi stresli ve başarı zorunluluğu ve saplantısı olan bir sistem değildir. Çocuklar oyun yoluyla rahat bir şekilde keşfedebilir ve deneyimleyebilirler ve baskı ya da başarısızlık korkusu olmadan öğrenme ve başarı sevincini yaşayabilirler.
Yine bizim sistemimizde, çocuklar kendi kendilerine çalışabildikleri, yabancı dil öğrenebildikleri ve kendilerini geliştirebildikleri için, bu durum onların motivasyonunu ve kendi özsaygılarını arttırır ve kendine güvenli bireyler olarak yetişmelerini sağlar. Aynı zamanda kendi öğrenmelerinde aktif ve etkili bir rol üstlenebilirler; bu da motivasyonlarını ve özsaygılarını artırır. Çocuklar motive olduklarında ve aktif şekilde katıldıklarında ve ilgiyle takip ettiklerinde çok çok etkin şekilde ve çabucak öğrenirler. İşte, bizim sistemimizin de tamamen üzerine odaklandığı konu da budur!